Suyun Başını Tutanlar

Sene 1989… Haliç’in buram buram lağım suyu koktuğu yıllar… Oysa Haliç’in, Bedrettin Dalan’ın gözleri kadar mavi olduğu iddia ediliyordu o yıllarda… Dalan’a yanıtı, 26 Mart 1989 tarihinde gerçekleşecek seçimde, sandıkta halk verecekti!
*
Öyle de oldu. ’84 yerel seçimlerinde 12 Eylül cuntasının evladı olan ANAP’tan İstanbul’a belediye başkanı seçilen Dalan’ın, bu seçimi de açık ara farkla alacağını öngörüyordu anketler. Sandıklar açıldığında, sonuç tam anlamıyla büyük bir sürpriz oldu!
*
SHP tüm yurtta oy patlaması yaşarken, İstanbul’u da 200 binden fazla oy farkıyla (% 10 civarı) almıştı. Bütün yaşananları yıllar sonra olayın bizzat içinde bulunanlardan dinleme fırsatı bulmuştum. Yani Nurtettin Sözen’in en yakınında olanlardan.
*
Nurettin Sözen, İstanbul’a çok büyük emeği geçmiş, çok saygın biridir. Birkaç yıl önce kendisiyle de bizzat tanıştığımda biraz sohbet ettik. Yaşımdan hareketle, başkanlığı dönemindeki birçok şeyi bilmeme şaşırarak, “Siz nereden bilebiliyorsunuz tüm bunları?” diye sormuştu.
*
“Eh, yakın tarihe meraklı biriyim” dedim. “Araştırıyorum. Ayrıca bizde de derin yeriniz vardır kişilik olarak. Belediye başkanı seçildiğiniz yıl doğan dayımın kızının adı Sözen mesela”. Duygulandı, eli gözlerine gider gibi oldu.
*
1989 yerel seçimlerinde şahlanan SHP’yi ve Nurettin Sözen’i neyin bitirdiğini hepimiz biliyoruz, değil mi? Ergun Göknel adı ve İSKİ skandalı hafızamızda sanırım halen? Göknel, yaptığı hovardalık ve vurgunla tüm ülkeyi ve solun itibarını sarsmıştı.
*
O dönem, Sözen’in en yakınında bulunan bir ağabey anlatmıştı. “Nurettin’e çok söylemiştim olay yaşanmadan önce, Ergun yaramaz adam demiştim. Dinletemedim. O da sonraları kendini yedi bitirdi bu olay yüzünden. Ama artık iş işten geçmişti…”
*
Bizim memlekette su çok önemlidir vesselam. Neymiş? Suyun başını tutmaya yeminli adamı, su işlerinin başına getirirsen böyle olurmuş. Su yüzünden getiren halk, su yüzünden götürüverir. Ve ardından ülke hepten suyun başını tutanlara kalır!
*
25 yıldır Türkiye’deki sosyal demokratlar ne kadar ders aldı bu olaydan, bilemiyorum. Bildiğim tek şey, tek bir kişi yüzünden  çeyrek asırdır  İstanbul’u aynı kafanın teslim aldığıdır. Ve bildiğin tek şey, bizlere göre en büyük felaketin başımıza bu olayla geldiğidir.
*
Bir taşra gazetesinde çıkıyor bu yazı… Umarım yerelden, ülkenin tümüne dek artık çok iyi bir ders alınmıştır. Bir çeyrek asır daha bekleyecek vaktimiz yok yani! Mevzunun muhatabı olan zevata yol yakınken hatırlatmak istedim.