Evet, sevgili okur büyüdük, hem de öyle böyle değil yüzde 11.1 büyüdük. Ben demiyorum TÜİK diyor, ‘Türkiye ekonomisi Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 oranında büyüdü’ diyor, ben de onun yalancısıyım.
Sabah Gazetesi’nin tabiriyle Büyüme Destanı!nın verdiği coşku ve özgüvenle kendimi attım sokağa. Yolda gördüğüm tanıdıklara; tatlı komşu Ayşe Teyze’ye, emekli Salih öğretmene, kitapçı Faruk’a, kasetçi Cemil abiye bu müjdeli haberi veriyorum. ‘Fakat iyi büyüdük, ülkemiz uçuyor, Avrupa hatta Amerika bizi kıskanıyor’ diyorum.(Çok fazla ATV izleyip, Sabah Gazetesi okuduysam). Anlattıkça anlatıyorum, hiç geçmesek de parasını ödediğimiz köprüleri ve tünelleri, 2011 yılında göklerde olmasına karşın halen yere inemeyen(yakıtı bitmeyen uçak yaptıysak) uçağımızı anlatıyorum. Belliydi diyorum, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan, ülkemizin büyüyeceği muson yağmurları gibi gelen son zam yağmurlarından belliydi diyorum.
Ben anlattıkça karşımdakilerde hafiften bir tebessüm ortaya çıkıyor. Teşhisi koyuyorlar hemen, meğersem çok fazla yandaş medyaya maruz kalmışım. Tedavi de hazır, bir eline Sözcü Gazetesi alıp, Halk TV’nin önüne oturuyorsun, 15 dakikaya bir şeyin kalmıyor.
Sonrasında iş ciddileşti tabi biraz. Aldılar beni karşılarına adı pek de lazım olmayan birine anlatır gibi (hani şu okçulukla ilgilenen kişi) nasıl büyüdüğümüzü madde madde anlattılar. Bir de sıkıyorsa bunları yaz dediler, ben de üşenmedim madde madde yazdım.
İşte herkeslerin kıskandığı, imrenerek baktığı güzel ülkemizden büyüme manzaraları:
1- İşsiz sayısının 4 milyona dayandığı ülkemizde her beş üniversite mezunundan ikisi işsiz.
3- Türkiye’de 9 milyon kişi açlık sınırının, 48 milyondan fazla kişi de yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
2- Türkiye’nin dış borç stoku 2017 itibariyle son 15 yılın zirvesine çıkıp brüt 412,4 milyar dolara ulaştı ve milli gelirin yarısını geçti.
3- Türkiye’de yaşayanların yaklaşık yüzde 70’i hayatlarına borçlanarak devam edebiliyor.
4- Ülkemizde her 8 kişiden biri yardıma muhtaç. 10 milyondan fazla kişi ise ancak sosyal yardımlar ile ayakta kalabiliyor.
5- 2002 yılında 6.6 milyar olan kredi ve kredi kartı borcu 2017 yılı itibarıyla 64 kat artarak 426 milyar liraya yükseldi.
6- Türkiye’de icrada dosyası bulunan yurttaş sayısı 7 milyonu aştı, bu rakam her sekiz kişiden birinin icralık olduğunu gösteriyor.
7- Yıllık enflasyon14 yıl sonra rekor düzeye çıkarak, yüzde 13’e dayandı. Beyaz peynir fiyatı son 12 ayda yüzde 19,8, yumurta yüzde 30,3, çay yüzde 20,7, tereyağı ise yüzde 45 oranında arttı.
8- Bir zamanlar kendi kendine yetebilen tarım ülkelerinden birisi olan Türkiye buğday hatta saman ithal etmeye başladı.
9- Artık nasıl büyüdüysek, hükümetimiz vatandaşlarına “Sırbistan’dan et, Arjantin’den nohut, Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan kırmızı mercimek ve Meksika’dan kuru bezelye, hayvanına ise Gürcistan ot ile Bulgaristan saman yedirebilme imkânına kavuştu.
***
Demek ki neymiş sevgili okur, her hıyarım var diyene bir avuç tuz alıp koşmamak gerektiği gibi, her büyüme rakamına da inanmamak gerekiyormuş. Zira benim kadar şanslı olamayabilirsiniz. Ay sonunu getirmeye çalışan bir işçiye, ‘gözün aydın, acayip büyüdük, Türkiye’ye uçuyor’ dediğinizde, işçi sınıfının nasırlı yumruğuyla tanışma ihtimaliniz oldukça yüksek..