Alper Karahan yazdı: Saray’ın en muhalif gazetecisi!

‘Alper bu işin okulunu okumuşsun hatta gazeten bile var, daha doğru dürüst okuma yazması olmayanlar her gün köşe yazıyor sen neden yazmıyorsun?’ diye bana sitem eden arkadaşlar, bu yazıda olduğu gibi zaruriyetler(aman ha zaruri açıklama ile karıştırılmasın) dışında köşe yazmayı pek sevmediğimi belirtmek isterim. Nedenini başka bir yazıda ayrıca ele almanın sözünü vererek asıl meseleye bir giriş yapalım.

Geçtiğimiz günlerde güzel ilçemizin büyük hedefleri olan (30 yıllık bir yerel yönetim anlayışını değiştirmek gibi) bir gazetesi kadın muhabire şantaj iddialarıyla polis tarafından basıldı. Takdir edersiniz ki, bir gazetenin ve gazete imtiyaz sahibinin evinin polis baskınına uğraması haber değeri taşır. 30 yıllık bir yerel yönetimi değiştirmek gibi hedeflerimiz olmasa da Saray halkını haberdar etmek ve okunabilir haberler sunmak gibi bir derdimiz olduğu için bu olayı haberleştirdik. Haber doğal olarak çok okundu, konuşuldu. Çalıştığı gazetenin neden baskına uğradığını bizden öğrenen bir muhabir arkadaş, haberimize çok içerlemiş olacak ki, muhalif gazeteciliğin verdiği öz güvenle gazetemize ayar veren bir yazı kaleme almış. Kadir bu arkadaşa benden önce cevap vermiş (http://saraygazetesi.com/ozgur-basin-susturulamaz/) olsa da benim de birkaç kelam etmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

Bak muhabir arkadaş sana iki çift lafım var.  Günde 150-200 adet basılan, haberleri genelde 100-200 arası okunan, sosyal medyada haberlerini ortalama 2-3 kişinin beğendiği, internet sitesi Türkiye’deki siteler arasında 122 bin bilmem kaçıncı sırada olan, haberlerinde ne demek istediği genelde pek anlaşılamayan bir gazetede, köşe yazısı demeye dilimin de varmadığı, her paragrafı ayrı telden çalan bir yazıyla Saray Gazetesi’ne ayar vermeye çalışman beni derinden yaraladı! Sen ki önüne ’30 yıllık bir yerel yönetim anlayışını değiştirmek‘ gibi büyük bir hedefi koymuş, Sarayımızın en muhalif gazetecisisin! Muhalif olmanın verdiği öz güvenle daha yaratıcı olman, daha dişe dokunur haberler yapman ve köşe yazıları yazman gerekiyor. Zira sen Saray’ın en muhalif gazetecisisin, büyük düşün!

Baktın büyük düşünemiyorsun, muhaliflik goygoyu da pek tutmuyor, hedefini biraz küçültürsün ve ‘Saray’ın herhangi bir mahallesinde bir muhtarın azasını değiştirmek’ şeklinde revize edersin. Ama ortamlarda ‘Ben Saray’ın 30 yıllık yerel yönetimini değiştireceğim’ demeye devam edersin, hedefini küçülttüğünü kim bilecek ki!  Bu hedefe de ulaşamıyorsan senin için yapacak tek şey kalıyor, o da kenarından bile geçemediğin muhalif gazeteciliği yavaşça yere bırakmak.

Yazıyı bitirirken en muhalif gazetecimize sormadan edemeyeceğim, ‘Halkın gözünde o ‘gazetenin’ değeri bilinmektedir’ saçmalığı, Saray’da yaşayan insanların yerine cümle kurup, kararlar verme cahilliği nedir arkadaş? Saray Gazetesi’ne değer biçmek ne çalıştığın gazetenin ne de senin haddine değil. Saray halkı gazetemize değer vermiyorsa, bunu abone olmayarak, okumayarak, haber portalımızı takip etmeyerek, sosyal medyada sayfamızı beğenmeyerek ve reklam vermeyerek zaten gösterir. Saray Gazetesi’nin sıraladığım bu kıstasların hepsinde çalıştığın gazetenin üzerinde olması, kimin değerinin ne kadar olduğunun da göstergesidir. Ha bir de ‘ortalığı bu gazeteye bırakmamak lazım’ demişsin ama biz o bölümü çoooktannn geçtik bile..