Çoban, Öztrak’ın yüzüne söyledi: “Milletvekilliği meslek değildir”

Çoban, Öztrak’ın yüzüne söyledi: “Milletvekilliği meslek değildir”
Yayınlama: 08.08.2023
A+
A-

CHP Saray İlçe Başkanlığının Olağan Kongresine 2009-2019 dönemi Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban’ın konuşması damga vurdu. CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın yüzene baka baka eleştirilerini dile getiren Çoban, “Belediye başkanları ve milletvekilleri iki veya üç dönem görev yapabilmeli ve bu tüzük ile sınırlandırmalıdır. Belediye başkanlığı ve milletvekilliği bir meslek değildir” dedi

İlçe Kongresinde partililere hitap eden Nazmi Çoban, şunları dile getirdi:
“Burada belli konularda eleştirilerim olacak. Bu eleştirilerim kişisel değil ilkeseldir. Hiç kimse bunu kişisel algılamamalıdır. Cumhuriyetimiz, laikliğin her geçen gün aşındırılması nedeniyle Orta Doğu ülkelerinin rejimlerine doğru sürükleniyor. CHP’de siyaset yapan bütün kadrolar tarihsel bir görevle karşı karşıyadır. Bu görev CHP’de sadece belediye başkanı olmak milletvekili olmak değil Türkiye’de CHP’yi iktidara taşımak gibi tarihsel bir görevdir. Eğer ki bu görevimizi yerine getiremezsek ne tarih ne de çocuklarımız bizi affetmez.

Geride bıraktığımız Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim sürecinde yaşadığımız eksiklikleri ve aksaklıkları da vurgulamadan geçemeyeceğim. Seçimlerin ardından parti tabanımızda ve sol kitlelerde bir moral çöküntüsü var. Bu süreçte CHP’yi yönetenler özeleştiri yapmak zorunda. CHP seçmeninin tepkilerini ‘aman partimize zarar gelmesin diyerek’ göz ardı edemeyiz. Bugüne kadar insanlarımız sustular. Ekmeleddin İhsanoğlu’na sesimizi çıkarmadan gittik oy verdik. Yanlıştı. Bizim CHP’nin kendi içinden çıkaracağız adayları vardı. 2010 yılında partimizin yetkilileri laiklik tehlikede değildir dediler. Bu büyük bir yanlıştı. CHP’nin ana ilkelerinden bir olan laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin ana kolonudur. Laikliği savunamazsak Türkiye’yi savunamayız. Onursal Genel Başkanlarımızdan Erdal İnönü’nün bir sözü çok önemlidir; ‘Demokrasi su ise laiklik testidir. Testi kırılırsa o toplumu bir daha bir arada tutamazsınız.’ Biz laiklik konusunda ilkesel bir duruşu sürdüremedik, devrimcilik ilkesinden uzaklaştık.  CHP sol bir parti olmalı, sağ bir parti değil. CHP’ye bu ülkenin ihtiyacı var ama aynı zamanda sola da ihtiyacı var. Demokrasi güçlerine önderlik edecek, bütün demokrasiden yana laik cumhuriyeti koruyacak güçlere önderlik edecek bir CHP’ye ihtiyaç var. Sola düşman, Atatürkçülüğe düşman kadrolarla yan yana olmamalıyız.

Milletvekili seçimlerinde ortak liste kararı yanlıştı. Bu yanlış sonrası seçilen 38 milletvekili çekip partilerine gittiler. Sabahlara kadar büyük bir özveri ile çalışan CHP üyeleri ortaya çıkan sonuç sonrasında yataklarında uyuyamadılar. Gözyaşı döken, ağlayan CHP’liler oldu. Eğer biz işbirliğini sosyalistlerle, devrimcilerle yapsaydık, demokrasi güçleriyle yapsaydık o parlamentoda daha fazla yiğit, demokrat, solcu milletvekillerimiz olurdu. Ve çok daha fazla oy alırdı partimiz. Ne yazık ki CHP sağa kaydı, biz solda olmalıyız. Neden insanlar bizden uzaklaşıyor? Bu soruya doğru yanıtlar üretmeliyiz. Biz parti olarak net bir hedef ortaya koyamıyoruz. Partimizde yönetimlerde egemen olan bir anlayış liberal ekonomi politikaları, sağ partilerin politikalarını,  emperyalist güçlerin politikaları önümüze getiriyorlar. CHP bu politikaları uygulayarak bu ülkede halkın ve kitlelerin sorunlarına çözüm getiremez.

Seçilen kadın milletvekillerine yürekten saygım var ama sormadan edemiyorum; Sedef Kabaş, Suzan Şahin, Hacer Faggo neden milletvekili değil bu partide? Partimizi kuran önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini ve ideallerini korkusuzca savunan Atatürkçü Düşünce Derneğinden kaç tane üyemizi milletvekilliğine taşıdık.

CHP değişirse Türkiye değişir. Türkiye’yi değiştirebilme yöntemi de CHP’nin tepeden tırnağa kendisini sorgulamasından geçiyor. Partimizde bütün seçimlerin ön seçimle olmasını savunuyorum. Genel Merkeze de bu görüşlerimizi ilettik. Sol partilerde partilerin ana unsuru üyelerdir. Üyeler belirleyicidir. Belediye Meclis Üyesi adaylarını da, Belediye Başkan Adaylarını da, Milletvekili adaylarını da,  Genel Başkanı da partinin üyeleri seçmelidir. Biz demokrasiyi ancak böyle güçlendiririz.

Belediye başkanları ve milletvekilleri iki veya üç dönem görev yapabilmeli ve bu tüzük ile sınırlandırmalıdır. Belediye başkanlığı ve milletvekilliği bir meslek değildir.

Demokrasi sadece sandık değildir. Biz kitlelere şunu söylüyoruz; ‘Sandığa gidin oyunuzu kullanın gerisini bize bırakın.’ Arkadaşlar demokrasi mücadelesi sadece sandık değildir. Bütün demokrasiden yana olan güçlerin, sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesidir. Sadece oy vermek değil yeri geldiğinde protesto etmek de hakkımızdır. Eğer biz Yüksek Seçim Kurulunun iki buçuk milyon mühürsüz oyu geçerli saydığında meydanlarda protesto edebilseydik, eğer anayasamızda üçüncü defa aday olma hakkı olmayan birisinin aday gösterilmesini kitlelerle birlikte tepkimizi alanlarda ortaya koysaydık Türkiye herhalde bugünleri yaşamazdı.

Son olarak sormak istiyorum, Genel Başkanımızın danışmanları kim? Basından okuyorum Cumhurbaşkanına danışmanlık yapmış vatandaş bizim Genel Başkanın danışmanı. Bahçeliye danışmanlık yapmış kişi bizim Genel Başkanın danışmanı. FETÖ’den yargılanmış çıkmış kişi bizim genel başkanımızın danışmanı. Bizim Genel Başkanımızın danışmanları partimizin yiğit devrimci çocukları olmalı, sendikalardan, demokratik kuruluşlardan, akademisyenlerden olmalıdır.”




Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber