Afganistan’da kadınlar, Taliban’ın kendi şeriat kanunları altında idam, sokak ortasında kırbaçlanma gibi sert ceza uygulamalar ile “karanlık günlere” geri dönüleceğinden kaygılı.
Taliban 1996’da başkent Kabil’i ele geçirdiğinde hızla kadınların günlük hayattaki özgürlük alanını daraltmıştı. Kadınların yanında bir erkek olmadan ve saçlarını ve bedenini saklayacak şekilde tamamen örtünmeden evden çıkması, siyasete atılması ya da kamusal alanda konuşması yasaklanmıştı. Sağlık çalışanlarının tamamen erkeklerden oluşması nedeniyle yanında bir erkek olmadan kadınların sağlık hizmetlerine erişmeleri de mümkün değildi. Kadınlar, Taliban’ın şeriat yasaları uyarınca günlük hayatta her alanda acımasız cezalarla karşı karşıya kalıyordu.
Burkasının altında vücutlarının en ufak bir kısmı görünse dahi kadınlar sokak ortasında kırbaçlanabiliyor, okula gitmek isteyen bir kız çocuk dayak cezası alabiliyordu. Zina ile suçlanan kadınlara verilen ceza ise sokak ortasında taşlanmaktı. Taliban savaşçıları 1996’da oje süren bir kadının baş parmağının ucunu kesmişti.
Kadınlar ve kız çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar da çok yaygındı.
Taliban’ın 20 yıl önce iktidardan uzaklaştırılması sonrası Afganistan’da en büyük ilerleme eğitimde kaydedildi. Kız çocukların eğitime katılımında da hızlı bir artış görüldü.
Taliban yönetimi altında 2001 yılında okula giden kız çocukların sayısı sıfır iken, okula kayıtlı yalnızca bir milyon erkek çocuk vardı. Dünya Bankası verilerine göre 2012’ye gelmeden okula giden kız çocukların sayısı 3 milyona çıktı, okula kayıtlı kız ve erkek çocukların toplam sayısı da 7.8 milyon oldu.
1990’ların başından bu yana dışarıdan desteklerle Taliban ismiyle oluşturulan ve Afganistan’da şeriat kanunlarını uygularken muhaliflerine yönelik katliamlar gerçekleştiren, kadınlara dini gerekçelerle acımasızca baskılar uygulayan ve ABD işgalinin başında yenilse de 20 yılın sonunda ülkede yeniden kontrolü ele geçiren silahlı grup şimdi yönetimi ele geçirdi.
Afganistan’da genel eğitim için 20 yıllık çabaların sıfırlandığı gerçeğiyle yüzleşmeyi zor bulan herkesin kafasında bir düşünce deneyinden başka bir şey değildir. Danimarka tarafından finanse edilen okul binaları artık Taliban’ın Kuran okullarına ev sahipliği yapıyor ve bugüne kadar tüm kızlar evlerine gönderildi.
Afgan nüfusunun bir kısmının 20 yıldır erişebildiği öğrenmenin şanslı kişilerin zihninde kaybolmadığı elbette bir gerçektir. Onlar için zorluk, erkek ve genç erkekler için Kuran okulları dışında her şeyi kapatan bir ülkede her türlü sosyal yaşamın yasaklanmasıdır.
Afganistan’a bağış yapan ülkelerin, dünyanın en radikalleşmiş köktendinci rejimlerinden birinin cebine girme riski taşıyan fonları serbest bırakmadan önce iki kez düşünmeleri için çok neden var. Taliban, kimse daha fazla özgürlüğe kavuşamasın diye, orta çağ karanlığında, Kuran okumayı ve birbirlerini kontrol altında tutmayı pratiğe döküyor.
Taliban, son derece fanatik olan genç Kuran öğrencilerine, gerekli olan her şeye izin verildiğini söyleyerek boyun eğdirmeye çalışıyor. Bu kadar incelikli bir mesaj, telkin yoluyla gelmez. Ve de olmalı mı? Asıl soru, Taliban’ın Taliban’ı kontrol edip edemeyeceği.
Danimarka, Bir yandan Afgan halkının ilerde karnını doyurmasını engelleyecek bir yasa çıkarmak istemiyor, öte yandan da “Taliban askeri makinesini” desteklemek istemiyor.
Gerçek şu ki; Taliban savaşçıları şimdi Danimarka destekli okullarda yaşıyor.