Geçtiğimiz genel ve yerel seçimlerde heyecan vardı. Bir ay sonra gerçekleşecek olan yerel seçimlerde heyecanı bırakın titreme bile yok. Çünkü ülke olarak hastayız tedavi edecek doktor olmadığı için yoğun bakıma kaldırılmış hasta gibiyiz. Seçim meydanlarında yapılan konuşmalar iki mahallenin gençleri arasında yapılan sözlü atışmalar gibi diyeceğim maalesef oda yok. Ülkede seçimler her yıl biraz daha kalitesizleşirken, siyaset iyice ayaklar altına alınmış durumda. Vatandaşlarda Siyasete olan bu ilgisizliği ekonominin bozukluğuna bağlayabiliriz. Çünkü insanlar aş-ekmek peşinde siyasetin karın doyurmadığını geçte olsa anladılar.
Diğer bir yandan halkta seçimlere karşı olan ilgisizliği siyasi partilerin başarısızlığına ve adaylarda ki vizyonsuzluğa, seçim çalışmalarında ki halka karşı olan tutum ve davranışları da gösterebiliriz. Aslında yerelde ki adayların gelecek için cesaret göstermeleri ve umut olmaları gerekir. Buna ülke olarak çok ihtiyacımız var. Yirmi iki yıldır iktidara karşı ana muhalefetin genelde ve yerelde seçimleri kazanmak gibi bir mecburiyeti var. Ana muhalefet partisinin ve diğer partilerin yapmış olduğu hatalar yüzünden seçimler kazanılamıyor. Bir türlü istenilen değişim gerçekleştirilemiyor.
Ülkemizde iki iktidar partisi ve bir ana muhalefet partisinin yanında birçok muhalefet partisi var. Bu durum çok ilginç aslında bu muhalefet partileri ortak karar alarak iktidar partisinin yerelde ki politikalarını hep bir ağızdan eleştirmiş olsalar birçok alanda başarılı olacaklardır. Ne yazık ki bu eleştiri ortaklığını gerçekleştirecek parti bulmak çok zor. Bu tip parti diyalogları kurulmadığı sürece yerelde ki yenilgiler devam edecektir. Herkes büyük olmaya hevesli olduğu için bu arada başkalarının büyük olmasına asla tahammül etmezler. “En büyük başkan bizim başkan, başka büyük yok ” sözleri saçma sapan sözlerdir. Daha kimin büyük kimin küçük olduğunu bilmeyenlerin ve şak şakçıların avazı çıktığı kadar söylediği sözden ibarettir. Başkanlık koltuğuna oturanlar kendilerini ayrıcalıklı hissetmeye başladıklarından sonra başkanlık zehirlenmesine kapılıyorlar. Bu durum halka sınırsız olarak zarar vermektedir.
Birde buna güzel ve etkileyici ve kişinin dilini en etkili biçimde kullanamaması eklenince tam bir fiyasko oluşmaktadır. Sözlü iletişimlerde kitlelere karşı iyi konuşmak çok önemlidir. Düşünsenize karşınızda sizi dinlemeye gelen binlerce insan var ve siz konuşurken kem küm ediyorsunuz. Konuşma diliniz ile vücut diliniz örtüşmüyorsa kitlelere karşı ne kadar etkili olabilirsiniz. Hitabet sadece siyaset için değil, hayatın tüm alanlarında önemlidir. İş hayatında ve özel hayatta da kişilerin kendilerini ifade etmesi çok önemlidir. Tabi ki bunların içinde siyasi konuşma yaparken kitleyi etkilemek dinletmek, ikna etmek için yapılan konuşmalar önem arz ederken ilk kez denize gittiğini anlatırken derede boğulma tehlikesi atlattığını anlatmak ne kadar etkili olabilir ki. Hele birde ses sisteminin kalitesizliği yapılan konuşmayı sabote ediyorsa lafı çokta uzatmanın bir anlamı olmaz. Herkese iyi aksamlar deyip konuşmayı sonlandırmak en güzelidir.