“Su bulunduğu havzaya ve oradaki canlılara aittir”

“Su bulunduğu havzaya ve oradaki canlılara aittir”
Yayınlama: 02.02.2016
A+
A-

Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Kırklareli Temsilcisi Göksal Çidem 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Sulak alanlar yok edilirken, burada yaşayan milyonlarca canlının da yok edildiğine dikkat çekerek, “Su bulunduğu havzaya ve oradaki canlılara aittir. Doğal bir varlıktır. Su, tüm dünyada ve üzerinde bulunduğumuz coğrafyada, yaşamın temel koşuludur. Su var oldukça yaşam devam edecek,  su olmadığında sona erecektir” dedi.

“NE YAZIK Kİ SANTRALLERLE GÜNDEME GELDİLER”
Dayko Temsilcisi Çidem’in 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde yaptığı açıklama şu şekilde:
“2 Şubat 1971 yılında imzaya açılan Sulak Alanların Korunması Sözleşmesini Ülkemiz,  17 Mayıs 1994 tarihinde imzaladı. 1994 yılında ilk dâhil edilen Mersin Göksu Deltası, son dâhil edilen ise, 2013 yılında Bitlis’teki Nemrut Kalderası’dır. 2 Şubat  kutlama değil,  kaybettiğimiz sulak alanlardan ders alma, kalanlar için ise, nasıl kurtarırız diye hesap yapma  günüdür. Ülkemizde son 50 yılda Marmara Denizi kadar bir sulak alanı kaybettik.  Ülkemizde uluslararası öneme sahip, 135 sulak alandan 14 tanesi RAMSAR kapsamındadır. 135 alandan ikisi ise ilimiz sınırları içerisindedir. Bunlardan birisi İğneada Longozu, diğeri ise Dupnisa Mağarasıdır. Ne yazık ki, Dupnisa Mağarası Mermer Ocağı, İğneada ise Termik ve Nükleer  Santral ile gündeme geldi. Dupnisa Mağarası için tehdit oluşturan, 2012 yılında açılmak istenen mermer ocağına olur ve onay verenler, yaptığımız  itirazlar sonucunda yanlıştan döndüler.  Yerelde yaşayanların görüş ve önerileri dikkate alındığında kurtulan varlıklarımızda oluyor.
“ERGENE’DEN SU DEĞİL, SIVI AKIYOR”
1970’li yıllardan bu yana sulak alanlarımızın yok edilişini, yatırım, aş, iş diyerek yok ediyoruz. Sulak alanlar yok edilirken, burada yaşayan milyonlarca canlıyı da yok ettik. Hani  Doğada her canlının yaşama hakkı vardı? Yaklaşık 40 yıldır, günlük çıkarlar uğruna  milyonlarca canı yok ettik. Bölgemizde ki en çarpıcı örnek Ergene Nehri’dir. Yaşı yarım asrı devirenler, doğaya  çıktıklarında ‘bizim zamanımızda  şurada pınar, şurada kaynak vardı, pırıl pırıl su akardı’ diye söze başlarlar.  Ergene de tutulan yayın ve sazan balıklarını anlatırlar. Yüzmeyi orada öğrendik derler. Peki, şimdi neden balık yok? Neden yüzemiyorsunuz dediğinizde verilen cevap ‘çok kirli’, ‘çok kötü kokuyor’ oluyor. Çünkü Ergene’den su değil, sıvı akıyor.
“YAŞANABİLİR BİR DÜNYA  BIRAKMA DERDİNDEYİZ”
İyi de, temiz olan su ve içinde ki yaşam  neden yok oldu? Kim yok etti? Asıl sorun da burada. Doğal varlıkların yok  olmasında ki en büyük etken yanlış planlamalar ve bu planları yapanlar ve onaylayanlardır. Yanlış planlara dava açınca da ‘Bunlar her şeye karşı çıkıyor’ diyorlar. Bizler sadece yaşamı savunuyoruz. Yaşam için de milyonlarca yıldır yaşam kaynağı olan doğal varlıklarımızı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir Dünya  bırakma derdindeyiz.
“İĞNEADA YOK SAYILMIŞTIR”
Dünyanın en  önemli sulak alanlarından İğneada Longozu’nun 2012 yılında RAMSAR  kapsamına alınacağı ilan edilmiş, ancak daha sonra  İğneada unutulmuş ve yok sayılmıştır. İğneada 2012’den sonra, Termik, Nükleer, Liman ve barajlar ile gündeme gelmektedir. Dünya’da Amazon, Afrika Kongo Havzası ve ülkemizde de İğneada’da bulunmaktadır.
“SU CANLILARA AİTTİR”
Su bulunduğu havzaya ve oradaki canlılara aittir. Doğal bir varlıktır. Su, tüm dünyada ve üzerinde bulunduğumuz coğrafyada, yaşamın temel koşuludur. Su var oldukça yaşam devam edecek,  su olmadığında sona erecektir.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber