“Türkiye’ye geldiğimizi Istrancalardan anlıyoruz”

<strong>“Türkiye’ye geldiğimizi Istrancalardan anlıyoruz”</strong>
Yayınlama: 14.12.2022
A+
A-

Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü, DOKU Derneği Yürütme Kurulu Başkanı Göksal Çidem, 11 Aralık Dünya Dağlar Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yayımladı. Istranca Dağları’nın Bulgaristan tarafından kalan kısmının Biyosfer rezerv alanı ilan edilerek koruma altına alındığını hatırlatan Çidem, “Türkiye tarafına gelince. Uçakla Avrupa’dan Türkiye’ye gelenler ‘Türkiye’ye geldiğimizi Istrancalardan anlıyoruz’ diyorlar. Çünkü saç kıran gibi orman içinde açılmış ocakların yarattığı tahribatı görüyorlar” dedi

Göksal Çidem, 11 Aralık Dünya Dağlar Günü’nde yaptığı açıklanmada şu ifadelere yer verdi:
“Bugün ‘Uluslararası Dağ Günü’ yirminci kez kutlanıyor. Birleşmiş Milletler (UN) tarafından 2002 yılından beri her yıl 11 Aralık’ta kutlanan günde çevre, dağlarda yaşayan ve geçimini dağlardan sağlayan insan topluluklarının sorunlarına dikkat çekiliyor.

Dağlar gününde Istrancaların iki yakasına bakmak gerekiyor. Istranca dağlarının 1/3 Bulgaristan, 2/3 Türkiye tarafında.

Bulgaristan tarafı Biyosfer rezerv alanı. Kısacası Bulgaristan yılardır Istrancaları korumak için her türlü ulusal ve uluslararası kurallar, kanunlar ve sözleşmeler gereği koruyor.

Türkiye tarafına gelince. Uçakla Avrupa’dan Türkiye’ye gelenler ‘Türkiye’ye geldiğimizi Istrancalardan anlıyoruz’ diyorlar. Çünkü saç kıran gibi orman içinde açılmış ocakların yarattığı tahribatı görüyorlar.

Aslında Istrancaların bir bütün olarak korunması için 2008-2010 yılları arasında ‘AB Projesi Kapsamında Biyosfer Rezerv Alan Projesi’ yürütüldü. 2010 Yılında biten proje UNESCO’ya sunulacaktı. Sunulmadı. Her yıl projenin UNESCO aşamasını sorduk. Verilen cevapta sunulmayacağı ilgili kurumlar tarafından tarafımıza bildirildi. Gerekçe olarak ‘Ülkemizin koruma değeri olan sahaların, etkin korunması ve yönetimi temin yönünden gereken etkiyi ve yetkiyi sağladığından, biyosfer rezerv alan statüsü için UNESCO ya sunulmasına gerek duyulmamıştır’ denildi.

Her türlü yetki ve etkin korumaya sahipsek, yeraltı su kaynaklarına kadar neden patlatmalı madenciliğe izin verildi ve hala da verilmeye devam ediyor.  İzin verilen sahalar neden rehabilite edilmedi? Bu sorunların cevabını bekliyoruz.

Istrancalar son buzul çağını yaşamadığı için çok büyük bir biyoçeşitlilğe sahip. Afrika-Avrupa arasındaki ana kuş göç yolu üzerinde bir dar boğazda bulunuyor.

Istranca dağları Ülke nüfusunun yaklaşık %20-25’nin yaşadığı Trakya ve İstanbul’un havasının ve suyunun bulunduğu bir yer.

Istranca Dağları kayıtsız şartsız korunması gerekiyor. Doğal ormanlarla kaplı temiz hava ve su kaynaklarının bulunduğu çok özel ve önemli bir doğal ve sosyal yaşam alanıdır. 

Doğal yaşam kaynağı olan dağlarda Dünya nüfusunun %12’si dağlarda yaşıyor. Yaban hayatının ise neredeyse tamamına yakını dağlarda ve eteklerinde yaşıyor.

Günümüzde sermaye dağlara çıkmaya başlayınca, yaban domuzları bile şehirlere inmeye başladı. İstanbul’da boğaza, Kırklareli’de pazara indiler. Ormanlarda dinamitler patlıyor, iş makineleri, kamyonlar cirit atıyor.  Ne yapsın hayvanlar? 

 Dağlar sürdürülebilir bir çevrenin temelidir. Biliyor musunuz?  Dünyada ki, içilebilir su kaynaklarının yarısından fazlası ve temiz hava dağlardadır. Dünyadaki bütün nehirler de dağlardan doğar.. 

Ergene nehri de  Istranca dağlarından berrak ve tertemiz  doğar, Sanayi ile buluştuğu yerde kirlenir, simsiyah olur ve  ölür.. Akıp gittiği yerleri de, yaşayanları da öldürür.   

Dağlar yaban hayatının barınağı, suların öznesidir. Barınakların ve kaynakların olduğu yerde bugün vahşi madencilik ile Varlıklar yok edilerek, kaynaklar da kurutuluyor.

Bu kadarına dağ dayanmaz.  

Istrancaların artık dayanacak gücü azaldı. Günümüzde dağlarımızın hali içler acısı. Toroslar’dan Kaz Dağları’na, Kaçkarlardan Istrancalar’a kadar Madencilik, Termik, Nükleer,  RES, HES vb. ile delik deşik edilmiştir.

Günlük çıkarlar uğruna milyonlarca yıllık doğal varlıklarımız yok edilirken, Bunu da kalkınma adına yapıyoruz, aş iş veriyoruz diyorlar.  Kalkınmada sürdürülebilirlik esas ise, bu tür kalkınmada sürdürülebilirlik ilkesi yok sayılmaktadır. Doğal varlıkları yok ederek kalkınmak nereye kadar? Madenler bitecek. Bunlarla birlikte orman ve su varlıkları da yok oluyor, bitiyor. Ya sonra? Gelecek nesiller ne yapacak.? AVM’lerde beslenip, plazalarda mı yaşayacaklar? Nerede yaşarsa yaşasınlar, yaşamak için toprak, hava ve su olmazsa olmazdır.

Doğal ve sosyal yaşamın kaynağı olan, doğal varlıklarımızın en önemlisi olan, dağlarımız bugün ve gelecekte de yaşayacak canlar için kayıtsız şartsız korunmalıdır.

Dünya Dağlar Gününde Istrancalar için,  Istrancaların Türkiye tarafı için kutlama yapamıyoruz. Yapmıyoruz. Yetkililere yine hatırlatıyoruz.  Dağlarda ki doğal ve sosyal yaşamın tek istekleri ve beklentileri, sessiz ve temiz bir gelecekleri olsun YETER. Dağlarda yaşayanları rahat bırakın ki, gelecek nesiller temiz bir dünyada rahat yaşasın.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber