Hakan Özgül; “Tezkereye Hayır diyenlerle Kurbanda danaya bile girilmez!”

Hakan Özgül; “Tezkereye Hayır diyenlerle Kurbanda danaya bile girilmez!”
Yayınlama: 13.10.2014
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Saray İlçe Başkanı Hakan Özgül, Belediye Meclis Üyeleri ve partililerin katıldığı kahvaltıda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. MHP’nin geçtiğimiz günlerde meclisten geçen tezkereye, çatışmaya girmeden caydırıcı özelliğiyle bölgeye barış getirmesi için Evet dediğini söyleyen Özgül, tezkere Hayır diyenleri de sert sözlerle eleştirerek, “Bunlarla Kurbanda ortak danaya bile girilmez” dedi.
MHP
MHP Saray İlçe Başkanı Hakan Özgül Pazar günü saat 10.00’da Saray Lahmacun Kebap Salonu’nda gerçekleşen kahvaltıda basın mensupları ile bir araya geldi. MHP’li Belediye Meclis Üyeleri, İlçe Yöneticileri ve partililerinde katıldığı kahvaltıda Özgül gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

HARİÇTEN GAZEL OKUYORLAR
Tezkere süreci ve sonrasında MHP’yi eleştirenlerin hariçten gazel okuduğunu söyleyen Özgül, MHP’ye ve partinin lideri Devlet Bahçeli’ye saygı ve samimiyet sınırlarını da aşan eleştiriler yapılmakta olduğunu ifade ederek, “İçeriden ve dışarıdan samimi, art niyetli olmayan tenkitler elbet olacaktır. Hatta olmalıdır. Fırsatını buldukça MHP ve onun liderinden kama çıkarmak isteyenlerin ve kendisini keramet ehli zannedip eleştiriler ile vermeye kalktıkları akıllar hiçbir zaman dikkate alınmayacaktır. MHP ve onun liderini tenkit edip ona akıl vermeye kalkanlar öncelikle Sayın Devlet Bahçeli’nin bütün grup konuşmalarını ve basın açıklamalarını önlerine alıp incelesinler. Bahçeli’nin yanlış çıkan bir öngörüsü var mıdır? İftiharla söyleyebiliriz ki o menfi veya müspet ne dediyse aynen gerçekleşmiştir.

MİLLİ MESELELERDE PARTİZANLIK YAPMAYIZ
Milliyetçiler, bazen eylemci, bazen bilgin, bazen gönül adamıdır. Kendi çıkarlarını devam ettirmek için, Milliyetçiliği kullanmak hiç değildir. Atalarımızın da dediği gibi ‘Zor olan pirincin içindeki beyaz taşı tespit etmektir.’ Dişimizi kıran da beyaz taşlardır. Kendini Milliyetçi hisseden herkese sesleniyoruz; Dişimizi kırmaya yeltenenleri iyi tanıyın. Milliyetçi Hareket Partisi’nin, ‘milli’ meselelerde partizanlık ve siyasi fayda hesabı yapmadığı bilinen bir gerçektir. Kökü dışarıda fikirlere, sivil kurumlara ve askeri arzulara ardına kadar açmış olanlar ve yeni yetme Liberallerin, bizim bu edepli halimize bakarak ‘MHP devlet partisidir’ lakırdısı yaptıkları da bilinen bir gerçektir” dedi.

SAHTE MİLLİYETÇİLİK MASALLARINA KARNIMIZ TOK
Özgül konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Milli şuurun öğütülerek paramparça edildiği geçmiş yıllara rağmen siyasetin gerçekte ne için yapıldığını unutmamış olan Türk Milliyetçileri için bu tür yorumlar, cahil dedikodusundan ibarettir. Bizim vatanseverlik dersine ve milli güvenlik brifingine ihtiyacımız olmadığı gibi sahte Milliyetçilik hikâyelerine ve masallarına da karnımız toktur. Milli birlik ve bütünlükten yana olduğumuz tescillenmiştir. Milliyetçiler ancak Büyük Türk Milletinin yüreği olur, kolu değil. Tabii anlayana.

İŞİD GİBİ PKK VE PYD’DE ÜLKEMİZ İÇİN TEHDİT
MHP gibi köklü bir parti; geçmişin kodlarını çözmüş, kimin neyi düşündüğünü herkesten önce çoktan tahlil etmiş güçlü bir hafızaya, muhakeme yeteneğine ve nokta atışlı sonuçlara ulaşabilen bir erdeme sahiptir. Bakış açısı yalnızca Ankara merkezli, olayları okuma yeteneği yalnızca Türkçe olduğundan da milli menfaatin şaşmaz temsilcisi olduğunu her defasına ispat etmektedir. Nitekim meclisten geçen tezkerede de hassasiyetlerini açık bir şekilde ortaya koyan MHP, sadece IŞİD’in değil, PKK-PYD’nin de Türkiye için tehdit olduğunu ısrarla ve üzerine basarak vurgulamıştır. Haftalardır Ayn-el Arap’ı Kobane olarak anmaları da bu yüzden. İkisi de Türkiye için açık tehdit ve ikisi de durdurulmalı. PKK için Kandil ne ise IŞİD’in Suriye’nin kuzeyinde pineklediği yerlerde o dur.

TEZKERE BÖLGESEL SEREFBERLİK İZNİDİR
Ne yazık ki, MHP’nin her hali ile haklı olan duruşu karşısında aklınca ‘milliyetçilik’ derslerine soyunuluyor.   Haline gülsek mi yoksa ağlasak mı bilinmez. Ama bu alınacak önlemlere sessiz kalınacağı, adım atılmayacağı anlamına gelmemeli. Bu işte anayasa gereğince Türk Ordusu’nun görevi. Dolayısıyla onun tüm önlemleri alması için elinin rahatlatılması elzemdir. Ordu asli vazifesini yaparken, yani Türk Milleti’ni ve vatanını korumaya çalışırken, ona ihtiyaç duyduğu koşulu sunmamak kime ve neye hizmet etmektedir Allah aşkına? Ne ilginçtir ki, PKK gibi başkaları da TSK’nın terör tehdidine karşı önlem almasından rahatsızmış! Nasıl bir açıklama yapalım? Mesela buna da şuradan başlanabilinir; Bir yandan Atatürk’ün emanetini taşıdığını iddia etmek, diğer yandan nasıl olup da PKK’nın kendisi için ‘hayati’ gördüğü tezkere ile ilgili onlarla aynı noktada durabiliyorlar. Oysa olay doğru okunduğunda bu Tezkere, PKK’nın iç savaş tehdidi karşısında hükümetin aldığı bir ‘Bölgesel Seferberlik’ iznidir. HDP’nin ve Kandil’in bu kadar gürültü koparmasının sebebi budur. Tezkereyle birlikte ‘mayalar’ bozulmuştur. Kendisine Şam pazarında yeni bir gömlek arayanları bilmem; ama daima “kırmızı beyaz yaşayanlar” bunu çok iyi bilir. Milletin, güveni öylesine sarsılmış ki tezkereye MHP’nin ‘Evet’ PKK’nın ‘Hayır’ demesi bile bu olumsuz havayı dağıtmaya yetmiyor.

BUNLARLA DANAYA BİLE GİRİLMEZ
Düşman dağdan ovaya inerken Cumhuriyet balosunda vals yapmak, ancak şuuru enternasyonal işret gecelerinde örselenmiş salon figüranlarına yakışan bir aymazlıktır! Devlet yönetme ciddiyetinden yoksun bu zihniyet ile Kurbanda ortak danaya bile girilmez. Gel gör ki; Devlet’e verilen her destek, Devlet yönettiğini zanneden iktidara verilmiş destek sayılamaz. Yine biliriz ki; Aklı başında her insan savaşa karşıdır. Kimse analar ağlasın, çocuklar ölsün, ocaklara ateş düşsün istemez. Hele ki; Devlet ciddiyetini ilke edinip ‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim’ diyen MHP. Ancak gelin görün ki; TBMM’de kabul edilen tezkereye, ‘Evet’ oyu kullandığı için, MHP’yi eleştiren bazı kesimler, her daim olduğu gibi MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önümüzdeki süreçle ilgili devlet ciddiyeti ve öngörü becerisini anlayamamıştır.

TAMPON BÖLGE UYARISI YAPMIŞTIK
Zannediyor musunuz ki sorun sadece IŞİD meselesidir. MHP, Suriye’nin Türkiye sınırında ‘Özerk bir Kürt bölgesi’ oluşturma çabalarını yıllar önce görmüş, o nedenle 2008 yılından beri iktidarı sürekli olarak ikaz edip ‘Tampon bölge’ uyarısı yapmıştır. Zaten HDP’lilerin tezkereye ‘hayır’ demeleri de bu yüzdendir. Türkiye’nin katılmadığı bir sürecin, Ateş topuna dönen bölgeye huzur getirmeyeceği de ortadadır. Bölgedeki kaos yüzünden Türkiye’ye sığınanların sayısı 1.5 milyona ulaşmıştır. Türkiye, elbette insani yardımı yapmalıdır. Şimdi Türkiye elindeki bu tezkere ile çatışmaya girmeden caydırıcı özelliğiyle bölgeye barış getirmelidir. Türkmenlerin can güvenliğini sağlamalıdır. Yurt dışındaki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’nin güvenliğini sağlamalıdır. Ve ülkemizin dört yanına dağılan sığınmacıların evlerine sağ salim dönmelerini sağlamalıdır.
MHP2
TÜRK MİLLİYETÇİLERİ BAHÇELİ’NİN ETRAFINDA KENETLENMİŞTİR
İşte o gün herkes görecek ki; MHP tezkereye ‘evet’ diyerek verdiği doğru kararla yine bir öngörü sağlamıştır. Şimdi de ülkenin altı oyulurken, Bizans oyunlarının bini bir para iken, ‘ilkem ve ülküm’ nedir bilmeyenler, MHP’ye nizamat vermeye yöneliyorlar. MHP’ye planlı saldırılarını sürdürüyor. Kronik MHP karşıtlığının ‘klinik vaka’ düzeyinde yer ettiği ise bilinen bir gerçektir. Buna ‘hoşgörü’ ile bakmak için insanın saf ve aptal olması lazım. Türk Milliyetçileri, Dr. Devlet Bahçeli beyefendinin etrafında kenetlenmiştir. ‘Şahıslar gider parti kalır. Şahısları eleştiriyorum, onların yönetimini beğenmiyorum’ diyerek Türk milliyetçiliğinin ulu çınarının köklerine kaynar su dökmek de ne oluyor. Bu kandırılmış veya gözlerine at gözlüğü takılmış kişiler, MHP karşıtı kararlı bir duruş sergilemek için özel bir gayret sarf etmektedir. Böyle bir dramatik manzarayı ibretle seyredebilmek için, tabii bu kişilerin bir kaç yıllık MHP ile ilgili tavırlarına ve sözlerine bakmak da gerekli.

TÜRKİYE MHP’DİR, MHP DE TÜRKİYE’DİR
Siz istediniz diye ne bu, hareket bölünür, ne de partinin başına yeni bir genel başkan atanır. Ülkücü; 5 bin şehidin sorumluluğunu sırtında taşıyan kişidir. Milliyetçilik büyük meziyettir. Karşılıksız sevmek demektir. İnsanlarımızın birbirine düşmesine yol açacak davranışlara karşı uyanık olalım ve doğruya doğru mantığı içinde hep birlikte karşı çıkalım. Herkes, her görüş sahibi iç politik hesapları bir yana bırakarak memleket sevdasıyla hareket edebilirse inanın bu kışkırtıcılar sırıtıp kalacaklardır ortada. Türkiye MHP’dir, MHP de Türkiye’dir. Ne mutlu Türküm diyene!”

Konuşmasının devamında HSYK seçimlerine de değinen Özgül, şunları dile getirdi:
HSYK’NIN KONTROLÜ İÇİN SAVAŞ VERİLİYOR
“2010 yılında topyekün bir kandırma-dayatma stratejisi içinde gerçekleştirdiği Anayasa değişikliği ile yargı erkinin en üst organı niteliğindeki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) hükümetin kontrolüne almak istemiştir. Aradan 4 yıl geçen süreçten sonra günümüzde gelinen nokta itibariyle HSYK üzerindeki kontrol için adeta bir savaş yürütülmektedir. Yargı erki üzerinde kontrol yaratmayı hedefleyen her türlü girişimin gün gelip bu kontrolü yaratmaya çalışanları zor durumda bırakacağı açıkça ortadadır. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ‘Yandaş yargı yaratma gizli amaçlarına hizmet edecek Anayasa değişikliklerinin Türk milleti tarafından kabul edilmesiyle Türkiye için hayati risk ve tehlikelerle dolu karanlık bir döneme girildiği’ ifadesiyle bugünleri öngörmüştür.

BASKI VE YÖNLENDİRME HAD SAFHADA
2010 Anayasa değişikliği paketi bir iktidar partisi tasarısı halinde TBMM’ye getirilmiş ve ne parlamentoda ne de toplumsal katmanlarda herhangi bir uzlaşma aranmaksızın dayatılmıştır. Toplam 26 maddede değişiklik öngören değişiklik paketi tek bir parça halinde referanduma götürülmüş. Bu manipülasyonun hedefi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya ilişkin düzenlemeleri acı çekirdek olarak Türk Milletine yedirmek olmuştur. 2010 referandumuyla Türk Milletine adeta yedirilen bu değişiklikler sonucunda HSYK’nın yapısı iddia edildiği gibi demokratik ve çoğulcu olmak bir yana, iktidarın ve onunla ittifak halindeki bir cenahın tekeline bırakılmıştır. 2010 yılındaki HSYK seçimlerinde Adalet Bakanlığı ve hükümetin tüm imkanları seferber edilmiş, baskı ve özendirme had safhada kullanılmış, o günkü ittifak halinde oldukları cenah ağırlıklı hükümet listesi hâkim ve savcılara dayatılmıştır. Söz konusu seçimde ‘hükümet listesi’ olarak anılan isim listesi seçimin galibi olmuştur.

HSYK ÜYELERİ DEMOKRATİK, KATILIMCI VE ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE BELİRLENMELİ
Bu gün gelinen noktada 17-25 Aralık operasyonları ve sonrasında yaşananlar göstermiştir ki, yargı üzerinde oyun oynamak isteyenler aslında kendi ayaklarına ateş etmişler, Türk Milletinin yargıya olan güvenini sıfırlamışlardır. Bu süreç hâkim ve savcılara da hükümetle olan ilişkilerde mesafeli, dengeli ve objektif tavrın ne denli önemli olduğunu öğretmiştir. Bu sürecin belki de en önemli sonucu gerçek hukukun ve objektif adaletin bir gün herkese lazım olabileceğinin açık bir biçimde görülmesi olmuştur. Sonuç olarak yargı erkinin en üst düzey yönetim organı olan HSYK’nın demokratik, katılımcı ve şeffaf bir üye belirleme süreciyle oluşturulmasının mutlak bir gereklilik olduğu görülmektedir. HSYK’nın Anayasal oluşumu, kurumsal yapısı ve yetkilerinin ciddi bir gözden geçirmeye ihtiyaç duyulduğu aşikârdır.”
MHP1
BÜYÜKYONCALI BİZİMDİR, BİZİM KALACAKTIR
Konuşmasının sonunda yarın Büyükşehir Meclisi’nde Büyükyoncalı için karar verileceğini hatırlatan Özgül, partisinin görüşünü şu şekilde ifade etti:
“Büyükyoncalı Referandumu hakkında Salı günü yapılacak olan Büyükşehir meclisinde oylamanın hayır çıkması için MHP grubu olarak destek verdiğimizi açıklıyoruz. Fakat hayırdan sonra Büyükyoncalı’ya nasıl bir hizmet götürülecek. Bu hizmetin götürme şekli ve vatandaşın memnuniyeti ne şekilde sağlanacaktır. 11-12.10.2014 Cumartesi ve Pazar günü Büyükyoncalı’da bazı kişilerin el ilanı dağıtarak mahallenin başka ilçe ye bağlanması için çalışma yaptıkları kulağımıza gelmektedir. Peki, biz Belediye olarak ne yaptık. Vatandaşımıza ne söyledik. Değerli Büyükyoncalı’lı vatandaşlarımız; beraber yaşanmışlıklarımız bir kenara itmeden birliğimize ve dirliğimize çomak sokanlar, bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir. Her türlü bölünmeye şiddetle karşıyız. Yüzyıllardır Saray’ın köyü ve beldesi olan Büyükyoncalı bizimdir, bizim kalacaktır.”

ÇETİN SERİN MHP ROZETİ TAKTI
Özgül açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlarken, önümüzdeki dönemde belirli periyotlarla meclis üyeleri, partililer ve basınla bir araya geleceğini söyledi. MHP’li Belediye Meclis Üyeleri’nin yaptıkları çalışmalar hakkında basın mensuplarına bilgi vermesinin ardından, Başkan Hakan Özgül tarafından partiye katılan Çetin Serin’e rozeti takıldı.

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber