“İnce” bir siyaset hamlesi

Bugünlerde CHP ve siyaset kulislerinde çok konuşulan bir konuyu, Muharrem İnce’yi ve politika sahnesine yansımasını ele alacağız. Trakya’dan da kulis bilgileri vereceğiz.

Yazının başında belirteyim. Bu satırların yazarı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sıradan bir üyesi olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce için çalışmış, Trakya’daki tüm mitinglere gitmiş ve hatta herkesin eleştirdiği o seçim gecesinden sonra bile İnce’yi savunmuş biridir. Yazının başında bunu belirtmekte yarar var.

İnce’nin yanlış yaptığı konusunda herkes hemfikir sanırım. Bir tek havuz medyası kendisinin çok doğru bir iş yaptığı kanaatinde… Alın size Yeni Şafak gazetesinden (yalan) bir haber: “Kırklareli’nde Bağımsız Belediye Başkanı Seçilen Kesimoğlu’nun İnce’nin partisine geçmesi bekleniyor; sırada Antalya var.” Yeni Şafak gazetesi sevinçten havalara uçuyor. İşin aslı böyle mi?
Değil. Mehmet Siyam Kesimoğlu çok yakında yeniden altı oklu rozeti takmaya hazırlanıyor. Sırada Antalya mı var? Aklınıza Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek geldi, değil mi? Gelmesin, 1.280 oyla seçilen İbradı ilçesinin Belediye Başkanı’nı kastediyorlar. Acaba Antalya’da 1.280 oydan fazla alarak seçilen kaç mahalle muhtarı vardır?

Dahası… Muharrem İnce’nin en yakınındaki isimlerden biri olan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi. Özcan’ın CHP’den ayrılmak gibi bir niyeti asla yok. Muharrem İnce’ye olan “sevdasını” herkesin bildiği Vahap Akay, İnce’nin adını ağzına almıyor bugünlerde… Yeni Şafak, A Haber kafasını yaşayanları sevindirmek istemiyor anlaşılan… İyi de yapıyor.

İnce’nin partisi daha kurulmadan ölü doğmuşa benziyor. Çünkü özellikle son iki yıldır yaptığı neredeyse her şey yanlış. Ve giderek kendi yalnızlığında boğulan bir tek adamlığa doğru sürükleniyor. Kendisine, bu ülke insanının tek adamlıktan son birkaç yıldır çok bunaldığını hatırlatmakta yarar var. Dahası İnce’nin tüm argümanları da ya yanlış ya da havada kalıyor.

“İstanbul seçiminden sonra Kürt’lere bir teşekkür etseydiniz bari,” diyor. Öte yandan parti yönetimini HDP ile yakınlaşmakla suçluyor. CHP’yi yüzde yirmileri aşamadığı için eleştiriyor. Sonra dönüp, partinin yirmi yıl önce yüzde yirmi bile alamayan dar kadro ile yürüyeceği bir modeli savunuyor. Partiye Atatürk’e küfür eden dincilerin alındığını iddia ediyor. Ondan sonra, pandemi sürecinde koştura koştura Ayasofya’daki namaz şovunda boy gösteriyor. İler tutar yanı kalmamış halde…

Kestirmeden anlatalım mı? İnce, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından başta CHP kitlesi olmak üzere kendisine oy veren kitlede büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Ardından, parti yönetimine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmak istediğini söyledi. Kendisi aday gösterilmezse (ki partinin aday göstermeyeceğini biliyordu) “Bakın beni aday göstermediler, bu yüzden yenildik,” diyecekti. İstanbul’da bir yenilgi daha alınacak, CHP seçimi kazanamayacak kanaatine göre… Eh, İnce de yeniden ortaya çıkıp “çıktın yenildin, çıktın yenildin, bi daha çıktın bi daha yenildin” diyecekti. Ama öyle olmadı. Kılıçdaroğlu’nun fikri altyapısını kurduğu Millet İttifakı oyunu bozdu ve çeyrek asır sonra CHP İstanbul’u geri aldı. Yetmedi 23 Haziran’da eze eze 800 bin oy farkla bi daha aldı. Bi daha seçim olsa, bi daha alacaktı. İnce’nin siyasi kariyerinin aslında burada bittiğini ve Kılıçdaroğlu’nun bambaşka bir aktör olarak yeniden doğduğunu söyleyebiliriz.

Ve bugün CHP’nin iktidara yürüyeceği yeni bir sürecin başındayız.

Siz halen kahvehane köşesinde “Kılıçdaroğlu’yla olmaz bu iş” diye kendine kendine mırıldanan adamı mı dinleyeceksiniz? A Haber’i açalım mı? Kılıçdaroğlu SSK’yı nasıl batırdı, onu dinleriz. “Hem zaten Alevi…” diyen sürüngenlere kulak kabartan var mı? Var var… Kendilerini artık kolay kolay belli edemeseler de CHP içinde bile var. Hayatında on tane kitap okumamış, liyakatsiz, kafasız bir güruh halen var çevremizde… O kısmını da bir sonraki yazıda kaleme alalım.