Öztrak: “Arpacıya borç eden, ahırını tez satar”

Öztrak: “Arpacıya borç eden, ahırını tez satar”
Yayınlama: 02.12.2020
A+
A-

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Atalarımız, “Arpacıya borç eden, ahırını tez satar” demiş. Sarayın kibirlisi, görevde olduğu 18 yılda, Cumhuriyet döneminde kurulmuş, onlarca kamu kuruluşunu, fabrikayı satıp, savdı. Karşılığında 62 milyar dolar parayı aldı bir güzel yedi, tüketti

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
ARPACIYA BORÇ EDEN, AHIRINI TEZ SATAR
Atalarımız, “Arpacıya borç eden, ahırını tez satar” demiş… Saray Hükümeti’nin elinde, Türkiye tam olarak da bu halde… Her fırsatta, Cumhuriyetimizin kuruluş döneminin başarılarını görmezden gelen, Cumhuriyetin kurucu babalarına iftiralar atan Sarayın kibirlisi, görevde olduğu 18 yılda, Cumhuriyet döneminde kurulmuş, onlarca kamu kuruluşunu, fabrikayı satıp, savdı. Karşılığında 62 milyar dolar parayı aldı bir güzel yedi, tüketti.
SARAY ÜLKENİN SON GÜMÜŞLERİNE GÖZ DİKTİ
Şimdi her hayırsız evlat gibi, evde kalan son gümüşlere göz dikmiş vaziyette… Borsaya, Kamu Bankalarına, madencilik, enerji, iletişim, tarım ve gıda alanındaki devlet kuruluşlarına ve fabrikalarına, devlete ait arsa ve arazilere, hatta şans oyunlarının lisanslarına bile göz koymuş vaziyette. Elde kalan milletin son gümüşlerini, kimseye hesap vermeden, dilediği gibi satıp savmak için de, Varlık Fonu’nu diye bir fon kurup kendine paravan etmiş. Başka ülkeler Varlık Fonlarını bugün elde ettikleri gelirleri, çocuklarına, torunlarına aktarmak için kurarken, Saray, Atalarımızın malını mülkünü satıp, yemek için böyle bir fon kurmuş. Millete ait 177 milyar liralık varlığı Fon’a devrettiler. Önce bu kaynağı rehin gösterip borç istediler. 2019’da Hazineyi de kefil ederek bula bula 1 milyar dolar ancak bulabildiler. Ardından bu yıl, fon eliyle 2 milyar dolar daha borçlanmak istediler. Ama bu defa kimse borç vermedi.
SATTIĞINIZ BABANIZIN MALI DEĞİL
Bunun üzerine, fondaki gümüşleri teker teker elden çıkarmaya başladılar. Borsa İstanbul hisselerinin yüzde 10’u Katar’a satıldı. Güzel. Ama kaça satıldı, hangi şartlarla satıldı, Katar’dan daha fazla para veren var mıydı, yok muydu? Kimse bunları bilmiyor. Fon İhale Kanunu’na tabi değil, fonu Sayıştay denetlemiyor, milletin meclisi hesap soramıyor. Sarayın kibirlisi talimatı veriyor, milletin malını, millete hesap vermeden, haraç mezat satıyor. Yarın Çay Kur’u da, Ziraat Bankası’nı da, Halk Bankası’nı da, Vakıflar Bankası’nı da, BOTAŞ’ı da, ETİ Madeni de dilediğine peşkeş çekebilecek. Yani, Varlık Fonu’nu Düyunu Umumiye idaresi gibi kullanmaya başladılar. Borç geri ödemekte kullanıyorlar. Satılan bu mallar babalarının malı değil. Bu mallar milletin malı mülkü.
KABİLE DEVLETİ ANLAYIŞIYLA GÜVEN VERİLEMEZ
Şimdi milletimizin her bir ferdi adına bizde soruyoruz: Borsa İstanbul’u kaça sattınız, hangi koşullarla sattınız? Daha fazla para veren var mıydı neden ona vermediniz? Bunu öğrenmek hepimizin hakkı. Ülkeyi aile şirketi gibi yöneteceğiz derken, ne kural kaldı, ne şeffaflık, ne de hesap vermek. Önce milletin malı Katar’a verildi, sonra da Damat, Fon’daki Başkanvekilliği görevinden affedildi. Ama yerine, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Başkanvekili olarak atanmadı. Anlaşılan Başkanvekilliği makamına atanabilmek için, Hazine ve Maliye Bakanı olmak yetmiyor. Damat olacaksın. Bu kabile devleti anlayışıyla yatırımcılara nasıl güven verecekler bilemiyorum.
KATAR AŞKINA!
Saray hükümetinin eliyle, milletin varlıkları, malı mülkü, Katar’ın üstüne geçiriliyor. Bankalar, limanlar, AVM’ler, dijital platformlar, maç yayın hakları, Kanal İstanbul’un arazileri, ordumuza zırhlı araç üreten şirketler, borsamız ve elbette ordumuzun en stratejik varlığı olan Sakarya Tank Palet Fabrikası… Hepsini Katar’ın üstüne yapıyorlar. Katar aşkıyla, milletin malı mülkü Katar’a gidiyor. Üst düzey yatırımdan anladığınız, 83 milyonun varını, yoğunu 3 milyon bile nüfusu olmayan, 2,8 milyon nüfuslu bir ülkeye satıp, savmak mı? Korkarız, bu kafayla: Yakında Türkiye’nin tapusunu da Katar’daki o kim olduğunu bilmediğimiz “Üst Düzey Yatırımcının”  üstüne yaparsınız…
ERİTTİKLERİ 128 MİLYAR DOLARLA 24 TANE TÜPRAŞ KURULUR
Saray’ın kerameti kendinden menkul; “Faiz sebep, enflasyon netice” teorisi uğruna, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervini erittiler, tükettiler. Tekrar ediyorum: 128 milyar dolar. Bugün Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi hangisi? TÜPRAŞ… TÜPRAŞ’ın bilanço büyüklüğü ne kadar? 5,4 milyar dolar. Yani bu 128 milyar dolarla sıfırdan 24 tane TÜPRAŞ kurulurdu, 130 binden fazla işsizimize, iş ve istihdam sağlanırdı. Böyle bir devasa bir kaynağı, tüm uyarılarımıza rağmen yediler bitirdiler.
BUNUN ADI İHANETTİR
Soruyoruz, soracağız: “Bu dövizler kimlere peşkeş çekildi? 128 milyar doları, Merkez Bankası’na geri koymak için neler yapacaksınız?” Yapılanın adını doğru koyalım. Bunun adı sadece “beceriksizlik” değildir, bunun adı sadece “liyakatsizlik” de değildir, bunun adı düpedüz görevi ihmaldir, savsaklamadır, ihanettir. Biz bu konuda bir araştırma önergesini geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduk. Tüm milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz. Gelin bu araştırma önergesine destek verin. Bu milletin parasını saçıp savuranlar kimdir, hep birlikte araştıralım, böyle bir savurganlığın bir daha yaşanmaması için neler yapılmalıdır, istişareyle bulalım.
SARAY ESNAFIN FİŞİNİ ÇEKTİ
Esnaflarımız yoğun bakımda. Salgının ilk döneminde, borca batırılan esnaflarımız zaten zordaydı. Şimdi ikinci Koronavirüs dalgasıyla, bitkisel hayata girdi. Tüm dünya esnafının arkasında kapı gibi dururken, bizdeki saray hükümeti bitkisel hayattaki esnafımızı desteksiz bırakarak, fişini çekiyor. Dükkânını siftahsız kapatan esnaf; “Yeter artık dayanamıyoruz, destek vermezseniz batıyoruz” diyerek hükümete ihtar çekiyor. Devlete 40 yıl vergi veren esnafa, bu saray hükümeti 40 gün bile bakamıyor. 9 yıldır, vatandaşın vergileriyle 4,5 milyon Suriyeliye bakan saray hükümeti, onlara 50 milyar dolar veren saray hükümeti esnafımıza bakamıyor. Eğer sen esnafımıza bakamıyorsan o zaman Sarayını da, sıcak koltuğunu da bırakıp gideceksin.
BIÇAK ÇİFTÇİNİN KEMİĞİNİ DELİP GEÇTİ
Çiftçilerimiz de perişan. Buradan haftalardır, çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine borcunu faizsiz yapılandırın diye bağırıp duruyoruz. Artık bıçak çiftçilerimizin kemiğini delip geçti. Traktörleri haczedilen çiftçiler sokaklara döküldü. Tarım Kredi Kooperatiflerinin adı; “Tarım Tefeci Kooperatifleri” oldu. Yaşanmış bir hikâyedir. Büyük Atatürk, Ankara’nın çevre köylerinden birinde, tarlasını tek bir öküzle süren çiftçiyi görür. Sorar; “Öküzün tekine ne oldu?” Köylü cevap verir: “Devlete vergi borcumuz vardı. İcra kapıya dayanınca öküzü sattık borcumuzu ödedik.” Bu cevaba üzülen Atatürk, kim olduğunu söylemeden ayrılır. Ertesi gün çiftçiyi buldurtup getirtip, misafir eder. Atatürk köylüye döner, “Anlat bakalım öküzün akıbetini” der. Köylü hikâyeyi aynen anlatır. Bunun üzerine Atatürk, yanındakilere döner; “Arkadaşlar… Biz İstiklal savaşını, köylünün öküzüne icra koyalım diye yapmadık. Bu memlekette adaleti, vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.” İşte Cumhuriyetimiz, bunun için “kimsesizlerin kimsesidir.” Çiftçinin traktörü, elinden alınıp, haczedilemez. Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır.”

windows 10 enterprise lisans

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber